şeker ve limon

şeker ve limon

24 Ekim 2012 Çarşamba

HAC HİKAYEM-1


 

Not:Bu bireysel ve safane bir yazıdır içindekileri okuyup Hıh! İbadetin gizlisi makbuldur....vs. içinizden veya dışınızdan bıdı bıdılanacağınızı hissediyorsanız :) ne olur okumayın... :( ne siz ne de ben üzüleyim...Hepimiz müslümanız yüreklerdekini ancak Allah bilir...

Yıl 2009,eşimle televizyondaki hac kayıtlarının başladığı duyurusunu dinlerken,aslında hac bize farz değilmi diye konuşurken başladı hikayemiz...
Eşim bir gün geldi ve kimliğini ver Hacca kayıt yaptırıcam dedi.Ben de biraz garip biraz heyecanlı bir halde kimliğimi teslim ettim eşime.Çok ilginçti hiç aklımızda yoktu aslında birden gelişti herşey.
Hissetmiştim taaa derinlerde sanki olacaktı. Oğlum daha minicikti hayatımdaki  kariyer vb. bireysel kararlarımı hep oğlum yüzümden erteliyordum.Eşim kimliği ver dediğinde aklımın 1.000.000 km ötesinden bile geçemedi oğlum.Gitmeye sayılı günler kala ancak hissettim ayrılık sancısını.Eşim ve amcamız beraber yazıldılar.Kuralar açıklandı ve şok bize çıkmıştı ama onlara çıkmamıştı.O sıralar hayat tuhaf bir heyecana bürünmüştü...İnsanlara söylediğimizde ani bir şok etkisiyle sessizlik ve hadi canım,gerçektenmiiiiiiii ifadeleriyle karşılaşıyorduk..Söyleyen kafile başkanımızdı galiba, bize sadece davet edilenlerin gidebildiğini söylemişti.Ben 25-eşim 27 yaşında davet edilmişti yoksa aklımızdan hiç geçmezken nasıl birden bire hacca yazılıp binlerce insan arasından seçilip yola koyulabilirdik ki.Ve o en güzel en mühim en anlamlı davete nasıl icabet etmezdik ki...Sonra amcamlara da yedeklerten çıktı, birde aynı kafilede olacağımızı duyunca  sevincimiz katmerleniverdi.


 

Derken Efe ne olacak ,e çocuk büyüyünce gitseydiniz,acaba erken değil mi olgunken gitmek bence daha iyi hani gençken gidince geldiğinde hacılığı yaşamak zor olur hatta yaşanamaz (işte bu son cümleyi bana ifade eden kötü düşünceli bizi küçümseyen hıh! hacca gidiyolar sanki gelince tutabilecekler imalarınız varya hakkımı helal etmiycem haccım hakkında zerre kadar da şüpheye düşmeme vesile olduğunuz için.Rabbim inşallah size yaşlılıkta nasip etsinde ne kadar zor bir ibadet olduğunu idrak edin ve dönünce peygamber vari bir insan olunamadığını hala sıradan bir insan olup Rabbimin bütün imtihanlarının devam ettiğini ve o aşağılık nefsinizin bir türlü gebermediğini görün ) Yahu maddi yönden imkanı olan herkese Hac Farzdır! O yaşlılığa kadar yaşayabileceğinizin garantisi tapusu elinizdemiki.Paranız olduğu halde gitmeyip farzedin ki ölseniz öbür dünyada Allahım kusura bakma param vardı ama hacdan gelince hacılığa layık olamam namazımı aksatabirim, günah işlerim diye gelmedim huzuruna...(özür kabahatten büyük) Ne yani içki içen biri namaz kılmasın mı yada başı açık biri oruç tutmasın mı...Sapla samanı karıştırmamak lazım bence.Oyyy çok doluyum daha fazla uzatmayayım...

Neyse o kutlu gün geldi çattı sonunda.O akşam çıkıyoruz yola ve Efe okadar hasta ve bana düşkün ki.Çocuk kucağımdan asla inmiyo,sesi kısık ve  kimseye gitmiyo.Hissetmiş gibi sanki...Evde ağladım ağladım ama F. ablam sağolsun sakinleştirirdi biraz.Amcamlar kayınvalidemlerle aynı katta oturuyorlar zaten bende bir bina ötedeyim onlardan.Yola çıkma vaktine bir iki saat kala oraya geçtik .Efe gittikce daha da ağlıyor ben dayanamıyorum.21 gün boyunca ayrı kalıcaz ve oğlum 13-14 aylık.Hava alanına gitmeden önce sofralar kuruldu.Bayanlar bizde erkekler amcamlarda.Beni zorla sofraya oturttular hava alanlarında çok bekleniyo sen de ye mutlaka diye.Salon hınca hınç akraba dolu.Ben minik minik ağzıma lokmalar atarken kendi aralarında çocuk çok küçük yaa küçük olmasa gibi eminim kötü niyetli olmadan sessiz sessiz fiskos ederlerken ben bir ağlamaya başaldım ki hıçkırarak kendimi tutamıyorum neredeyse kıriz geçirecem.Ben ağlıyorum millet ağlıyor.Ben salonun ortasında sanki bir gelin kına gecemde ağlaşıyoruz...Allahtan dayımın eşi cengaver gibi bir hiddetlendi.Ne oluyor niye ağlıyorsun sen oraya Allah Rızası için gidiyorsun....diye başlayan bir nutuk çekti.Allah Razı olsun beni çok teselli etti cümleleri.Artık millet okuyup üfleyip dua mı etti ne yaptı çıkmaya yakın hac heyecanıyla o ağlama kırizlerim gitti.Oğlumu son bir öptüm.Kayınvalidem hasta ve uykusuz oğlumla  kalacağı için kucağına alıp bizi görmesin diye uzaklaştı.Yüreğimin parçasını Önce Allaha sonrada kalanlara emanet edip çıktık yola.Hava alanında artık boyut atlamış ,kutsal toprakların heyecanıyla olabildiğince az duygusallıkla ailelerimizle vedalaşıp hayatımın ilk uçağına kutsal, o mübarek topraklara gitmek üzere bindim.

Devam edecek....

13 Ekim 2012 Cumartesi

BİR HAFTASONU KAÇAMAĞI

 
Geçtiğimiz yaz bir kaçamak yapmıştık annemin köyüne. Dedeme ve anneanneme süpriz yapıp gönüllerini almıştık.Onlara gitmeden önce köyün altını üstüne getirdik gitmediğimiz tepe bayır kalmadı :) Malum bu yaz çok sıcaktı o gün de o muhteşem sıcakların yaşandığı bir gündü,tarlalara vurduk arabayı o sıcakta karşımıza çıkan bir çeşmeye serap görmüş gibi saldırdık :) Hayatımdaki iki aşk bana jest yapmak için yarıştı bende onlara kikirdeyerek eşlik ettim :)
 
 
Yabani doğalarında hayvanları keşfettik,seyrettik.Hayret ettik renklerine ve alemlerine.
 
 
Zihinimi epeyce zorlayıp bu kiraz agacı dedemiiiinkiii diye hatırladıktan sonra bağda bulunan tamamen organik,yazın ilk kirazlarını tadımladık.(Dedeme sorduktan sonra içim iyice rahat etti hakkatten isabetli tutturmuşum ağaçalrı) Ben küçükken bu ağaçların olduğu yere motor ve romörkle giderdik acayip bi macera olurdu hele bu dereden geçerken macera ikiye katlanırdı :) bu romörk işi zaten ayrı bi alem hoppidik hoppidik zıplaya zıplaya yolculuk yapmak demek.Tabi icat eden yolculuk için yapmamış ama hiçbi köylününde 4 x 4 ü yoktur zannumca :D
 
 
 
 
 
 

10 Ekim 2012 Çarşamba

GEÇEN YIL VE BU YIL AYNİ TARİHTE...

Geçen yıl doğum günümden bir gün önce Keyfimin Kahyası Polyanna diye bir blog açmıştım ne hayallerle ama aşağıdaki postla son verdim bloguma, sonra Şeker ve Limon çıktı ortaya :)
 
10 Ekim 2011 Pazartesi
 
HÜSRAN :(

Nerden buldum ki bu blog ismini neymiş keyfimin kahyası pollyannaymış akılda kalsın sıra dışı olsun diye günlerce düşünüp düşünüp bu biraz saçma biraz garip birazda destan boyutundaki blog ismine karar verdim.Neymiş keyfimin kahyası sadece iyi düşünceler olucakmış.Hiç kötü şeyler düşünmüycektim güya,bu blog benim milatım oluverecekmiş ben böyle hayattan başka bir evrene sanki melekler alemine fokuslanıcakmışım ,böyle lay la layla laaay la falan havalarında bir melaake olacakmışım sanmıştım.Arada burada bir şeyler karalayıp birgün bu blogu okuyacak bir insan evladı olursa ona örnek olacak hayattan hep iyi insan mübarek insan modelli örnekler karalıycaktım.Hani adamın sırtına ansızın hiç beklemediği birisi bööyle küt diye bıçağı geçirince arkasını dönüp hiç beklemediği insanı görüp yahu sen nerlerdeydin ne zamandır o gül yüzünü görememiştim formatında bir insan olacağımı zanneden ben bugün en değer verdiklerim listesinde top 1 i zorlayan (oğlum,annem,babam....liste uzunda:) ) derecedeki biricik eşimin doğum günümü unutması hüsranıyla şeytanla kol kola şu blogta gecenin bir vakti üzüntüden uyku tutmayıp yazı yazarken nasıl pollyanna gibi düşünebilirimki el insaf!!!!! Çok kırıldım ya tarifi mümkün değil.Senin değerlinin gözünde bıraktım hediyeyi, hatırlanmaycak kadar değersiz olduğunu hissetmek çok acı:(
 
10.10.2012

 
veeee bu yılki doğum günümde:)

7 Ekim 2012 Pazar

Uğraşırken

 
 
 
Dün resimlerle uğraşırken bu ikisi çıktı ortaya dayanamadım koydum teee buralara ....