Ne tuhaf bir şehir ismi değil mi? Ağrı :) Dağı olmasa bu şehrin ismi niye böyle yaaaa diye düşünür dururdum heralde :) Evet efenim girizgahtaki şehirdeyim artıkın. Yolun gittiği en son köyde tek bayan bir öğretmenim.Hem müdür hem hademe hem de öğretmen cinsinden.Metrelerce yükseklikteki
ipsiz bayrak direğine oradaki tek yetkili olarak hem ipi hem bayrağı geçirmek zorunda olan bir zavallı kadın.Onarım sonrası bahçedeki inşaat tahta kalıntılarını yağmur sonrası okula gelen bir amcanın hoca hanım yazıktır bu tahtalar ıslanıyor bir yere alın kışın bunlar yanacak sözüyle beyni dank etmiş hayatında soba yakmamış kadın.Ayrıca telefon çekmeyen bir köy,reklamdaki gibi annemi dahi arayamam :) Üstüne muhtemelen tek bayan olmamdan ötürü (kültürel laf söz olur düşüncesi,yani en azından bence öyle) onca inşaat tahtalarını 10 küçük öğrencisiyle köy erkekleri gördüğü halde tek başına toparlayan kadın.Şartlar zor kadın olmak herşeyden sorumlu olmak daha da zor.Mecburen köyde kalmadım hergün gidiş geliş işlerine giriştim ayda 500 tl yol parası çıktı karşıma peki dedim.Hiç resim koymuycam bakarsın oralardan bir insan okur aaa bura bizim köy der falan hiç gerek yok.Neyse onca zorluğa sıkıntıya rağmen bütün sıkıntımı sitresimi alan oradaki tek şey okul dönüşü köyün ara sokaklarından arabanın peşine birbirleriyle yarış ederek koşan el sallayıp göz göze gelebilmek için çabalayan minnoşlarım :) yani öğrencilerimdi.Niye dili geçmiş zamana geçtim şimdi :D hemen aktarayım.Benim çocuğumla geldiğimi görerek ve köyde tek öğretmen oldugumu ilk gün beyan eden yetkili benim şok olmuş ifademden sonra hocam size bir akıl vereyim tek bayan olduğunuz için dilekçe verin Vali olur verirse görevlendirmeyle daha yakın bir yere alınabilirsiniz dedi.Tabi ben kalemi alıp hemen döşedim bütün sıkıntılarımı.Ayrıca belirtmeyi unuttum köyün yolunun 1 ay kapalı kalabildiğini bir köylüden duymuştum şok şok şok :) Neyse bir sürü sıkıntı çektim kah olacak kah olamayacak diye gün aşırı zırlama ataklarına girdim.Hatta bir gün servis şöförünün önünde bir ağlamaya başladım neredeyse adam bile ağlayacaktı :) Milli eğitim koridorlarında gizli gizli ağlamalarımı hiç saymıyorum bile.Üstüne sabahları anne ben seni özlüyoruuuuum diye ağlayarak beni gönderen oğlum cabası :) Velhasıl 2 hafta baya sıkıntılıydı ardından görevlendirme yazımı görünce dünyalar benim oldu.Şimdi merkezde bir okuldayım.Yerime daha ben geçmeden bir erkek gönüllü vekil öğretmen tayin ettiler muhtemelen köyde kalacak ve para biriktirecek.Zaten Vali Bey de benim gibi zor durumda olan tek bayanları daha kalabalık okullara alacaklarını sene başında beyan etmiş.Herkes araya torpil sokmaya çalışmasın sadece bu mazerettekiler olabilir demiş.Allah Razı olsun ondan da bu düşücede olan herkesden de.Yeni okulumdaki öğrencilerimde 2 haftadır öğretmensiz bekliyorlarmış,müdür bey hoca hanım iyiki geldiniz öğlenleri velilerden kaçmak için kapıları kilitliyoduk artık valla dedi :) Buralarda hayat zor eğitim çok zor zaten sadece bu şehirde binlerce açık var bırakın köyleri merkezde 1000 ücretli öğretmenin göreve başladığını duydum.İnsanlar çok iyi Rabbim hep iyilerle karşılaştırsın inşallah.Kadına ayrı bir hörmet var.Milli eğitimde bir müdür benim durumumu duyduğunda tek bayan köyde olur mu yaw diye bir tepki vermişti hiç unutmuyorum :) terör buralarda pek yok zaten meşur şuan ki çekilme süreci biraz ılıman yapmış durumları.Ama 3-4 yıl önce benden 3 km önceki bir köyün okulunu yakmışlar malum insanlar.Ama buralar Ankara gibi değil devlet daireleri de öyle hani meşur bir soğukluk vardır herkesin arasında buralar da insanlar sıcak ast üst çok zorlamıyorlar.Benzinciden benzin alıyosun seni hiç tanımaz abi bi çay iç diye ısrar eder dururlar yani.Selam versen gel bi çay iç! soğuk memleket ya çay çok önemli çok :) İçmeyince de burda yanlış anlaşılıyomuş hani onları beğenmemezlik etmek gibi,amma velakin ben çayı sevmiyoooooorum nereye kadar zorla içerim orası meçhul :) Neyse sevgili okurum bu kadar resimsiz ve koskoca yazıyı bu satıra kadar okuyabildiysen seni tebrik eder yazıma son veririm.Sağlıcakla kalın anacım :)
Not:Eşim Ankara'da o ayrılık anlarını falan hiç yazmıyorum.Anacım kendini feda etti geldi yanıma işte durum büüle.
şeker ve limon
şeker ve limon
2 Ekim 2013 Çarşamba
7 Eylül 2013 Cumartesi
YAZMAYALI NELER OLDU?-2
Gelelim gezmeli tozmalı neler yaşadık.İstanbul'a gittik bayramdan sonra bir düğün sebebiyle.1 gün gezebilme fırsatımız oldu çok şükür onda da balayında Sultanahmet'te kaldığımız bir butik otelde kaldık.Balayı ne alaka denebilir,biz balayına Bolu-Abant,İstanbul,Yalova ve en son Bursa turu yapmıştık :) Hey gidi günleeer...:)
Yahu şu yukarıdaki kedinin keyfine bakarmısınız :D resmen 2,80 yatmıştı uyuyodu :D çatlak yaaaa...
Daha birsürü vapurlu mapurlu güzel fotoğrafım vardı ama şu vınnnn var ya vınnnn ömür törpüsü ...İki gündür bi fotoğraf yükleyemiyo.Teee başkentin göbeği böyleyse bırakın Allah aşkına şiddetle tavsiye etmiyorum ! Vınn yüzünden bir postu bikaç günde ancak tamamlayabildiğim için postun başı 87 aldım lay lay lom havasında ama sonu farklı çükü bu sırada M.E.B atamalar için tercihleri açtı %95 doğu ve köy okulu.Derdim doğu olması değil eşimden görüşme irtibatı çok çok az olacak şekilde uzak kalmak.Uçakla 2 hafata da gelip gideriz diyoduk maaşı biletlere veririz ne olucak ki diye düşüyorduk. Ama şartlar umduğumuzdan daha zorluycak bizi gibi geliyor ve acaba vaz mı geçsemler anlık beynimde gelip gidiyor...
Atama için tercihlerimi yaptım son olarak 26'yı (Devlet nereye atarsa razıyım şeçeneğini ) işaretledim onaylattım. 6 yıl sonra mecburen açtım.Tercihler Çankırı-Muş-Van-Ağrı-Iğdır yaklaşık 8 tercih dışında full köy okulu zaten başkada seçeneğim yoktu :( İnanılmaz korkuyorum.Ne olucak nasıl bir yer gelicek.Zira 26 dan eşşekle zor çıkılır bir dağ köyü bile gelebilir.Oğlumla gidicem gitmek zorundayım o bana ben ona muhtacım...Zaten okula başlıycak benimle okula gelir.9 ay sonra dönücez ama hava alanı olan bir il ve hava alanına uzak kalmayan hayırlı bir yer çıksa ... Babasıyla en kötü ayda bir görüşse oğlum.Merkeze yakın bir yer olursa erkek kardeşimle(liseye gidiyo) uzak bir yer olursa anneciğimle gidicem kısmetse.Bilmiyorum Allah sonumuzu hayır etsin.Oğluma gece yatarken dua edelim mi dedim ve başladık Allahım benim,annemin (efe araya girip babamı unutmaaaaa babam da vaar.) hayır oğlum dayımın deyince içli içli ağlamaya başladı güzel bir yere atanmamızı sağla.O kadar ağladı ki ne oldu niye ağlıyosun.Babamı diyemedi...,ama ben evimi özlerim ordaaaaa...,dedi.Ve ben de yıkıldım o anda...Allah rızası için dua istiyorum tüüüm güzel gönüllü insanlardan.
1 Eylül 2013 Pazar
YAZMAYALI NELER OLDU?
Yazmayalı neler oldu ,okadar uzun zaman geçti ki neleri toparlayıp aktarayım bilemedim.Ama oğlumla başalayım.2 yıllık kreş süreci bitti kuzucuğumun 3 yaşında başaldığı kreşe müdürün bir iki haftaya toparlar siz üzülmeyin dediği çocuk 3 ayda alışmıştı :) İyiki de gitmiş ben iş sebebiyle mecburen göndermiştim ama artık bildiğim birşey var evde bile otursam 2. çocukta Allahım kısmet ederse mutlaka gönderirim.Kreşten kendi çapında çoook büyük başarılarla mezun oldu.Artık en güzel kitabı 4,5 yaşında baştan sona farklı bir alfabeyle okumayı başarmış bir çocuk benim oğlum (Çok şükür) Bunun türkçe sesleri birleştirmesine bile okadar faydası olduki az dürtsem adam akıllı okumayı sökecek o derece :) Aşağıdaki resimler de bu güzel başarının partisinden.
Kreşte panoda rasladığım Efe ile ilgili bir not :)
Sonra kuzucuk yıl sonu gösterisinden 1 hafta önce su çiçeği geçirdi.
Alttaki fotoğrafın çekildiği gün can arkadaşım Duygumun evladı Elif Elçinimiz dünyaya geldi.
Bu fotoyu her gördüğümde o günü anımsıycam.Duygu sen de anımsa diye buraya aktarıyorum :)
Kreşte panoda rasladığım Efe ile ilgili bir not :)
Sonra kuzucuk yıl sonu gösterisinden 1 hafta önce su çiçeği geçirdi.
Yine oğlumla ilgili tarihe bir not rüzgardan çok hem de çok korkuyorsun :( Aşağıdaki fotoğrafın çekildiği gün dışarıda rüzgar var diye burnumuzdan getirmiştin bu ekşi suratta o günün ürünü :) Amerikadaki kasırga haberlerinden sonra böyle bir fobin gelişti...
Alttaki fotoğrafın çekildiği gün can arkadaşım Duygumun evladı Elif Elçinimiz dünyaya geldi.
Bu fotoyu her gördüğümde o günü anımsıycam.Duygu sen de anımsa diye buraya aktarıyorum :)
Sonraa sevdiceğim bizi buralarda bırakıp Barselona'ya gitmişti :(
İşte böyle yazacak okadar çok şey biriktiki,kpss ne oldu merak edenler için bir sonraki postta :) Aman bütün dünya beni merak ediyo sanki :) olsun gizemli olmak iyidir reytingi artırır :)
16 Mayıs 2013 Perşembe
Buhranlı Günler
Bu da ben resmini çekmeye çalışırken uyandırdığım meşhur 3 aylık kedi :)
Bu da o esnada evimizin camlarına vuran Rahmet damlaları.
Ve bu da günün devamındaki benim halim, stres sonucu tıkınma sendromu ve derslerim.
Sonuç olarak kedicik doğal yaşamına( Efe'nin daha önce pek görmediğim cinsten hıçkırıklı ve içli ağlamalarına rağmen) döndü.
Yuppiii sonunda bir post yazmayı başardıım :D
15 Şubat 2013 Cuma
Dünya Rekoru Kırdım
Geçenlerde bir hafta sonu eşim Osmaniye'ye bir akrabımıza gelin almaya gidecekti.Eşim bana sen de gel dedi fakat ben konvoy halinde gidileceğinden ötürü arabası olmayan daha yakın akrabaların gitmesi için arabada yer olsun diyerekten,yok ben gelmeyim dedim.Neyse sabah eşimi yolcu ettikten sonra tekrar yatmaya gittim.Derken bir telefon
-Canım bizim arabaya binecek kimse yok hadi sen de gel.(konvoy bekliyo bu esnada)
Akabinde ben evde rüzgar gibi esip şimşek gibi çakıp depar attım veee yaklaşık 15 dkkada dünya rekoru kırıp.Çocuğu evi eşyaları ayarlayıp ve düğüne gidecek kendimi ayarlayıp arabaya kendimi attım ve konvoya katıldık...Bidaha başıma gelse bukadar hızlı olamam heralde...İnsan 15 dkkada şehirler arası yolculuğa nasıl hazırlanabilir şaka gibi dimi :) Yahu beynen hazırlanmak bile bir meseleyken fiilen hazırlanmak ne mesele..
Düştük yollara atıldık bir maceraya...
Yolda rabbimin güzelliklerini temaşa ettik ailecek.
Otoban çıkışında Adana bizi bu şirin şeylerle karşıladı :)
Akşam üzeri kız tarafının evine ulaştık.Geç saate kadar orada kaldıktan sonra otele geçtik. 3 yıldızlı otellerle arasında yanlış hatırlamıyorsam 40 TL civarı fark olan 5 Yıldızlı Büyük Osmaniye Otelinde kaldık.Bir gün çooook okuyanı olupta o saçma 3 yıldızlı otelin (sen biliyorsun kendiniii) sahibi bu postu okursa burdan ona bi oooooha diyorum yaani :D
Sabah kalkar kalkmaz daha herkesler uyurken çıkardım soru bankamı Çukurova'nın eşsiz yemyeşil yamaçlarına karşı çözdüm sorularımı rahatlattım vicdanımı...
(Yani soru bankamı yanıma almayı başarabildiğim bir 15 dkka düşünün )
Öğlen yapılan güzel bir düğünün ardından alıp gelini düştük yine Ankara yollarına.
Damadın Babası geçtiğimiz Hac döneminde Arafatta hacı olduktan sonra kalp krizi geçirip ebediyete göç etmişti.Düğün o sebeple bizim için biraz buruktu ama yinede güzeldi.Bu olayı yazmışken aklıma kırdığım bir pot geldi.Anlatayımda nekadar saf ve dengesiz birinin yazısını okuduğunuzu anlayın :)
Amcanın vefat haberini duyduğumuzda yıkıldık tabiki,hemen cenaze evine koştuk.Çok iyi yürekli bir amcaydı sürekli görüşmezdik ama beni her gördüğünde çok sevecen davranırdı.İçimden o çok iyi bir insandı Rabbimde böyle güzel bir ölüm nasip etmiş diye düşünüp duruyordum.Derken benim çıkma vaktim geldi ve vefat aden amcanın kızına sarılıp üzülme falan gibisinden şeyler söyledim
veee ağlayarak O-bunu-haketmişti-dedim...Oha dediğinizi duyar gibiyim dedim valla :)
kız ağlayarak bakakaldı tabi etraftaki insanlarda cabası :)
benim jeton paraşütle düştü tabi üstüne :)
Farkettim potumu ama zor toparladım o çok iyi bir insandı falan filan beynimden kaynar sular indi daha da hatırlamıyorum neler saçmaladığımı.
Yani övmek amaçlı demiştim ama saçma bi cümleydi eşime anlattığımda kahkahayı patlamıştı.
İşte büle,velhasıl kelam ben birkeresinde daha da hızlı bir şekilde düğün+yolculuğa hazırlandım diyen varsa hodri meydan :D
Hayat Akıp Giderken
Hayat akııp giderken ,eşim yeni inşaatın telaşında koşturmacada ben de dershaneye gidip geliyorum KPSS nin derslerin koşturmacasındayım.Bu arada oğlumuz büyüyüp gidiyor ve biz buna seyirci bile kalamıyoruz.Çünkü oğlumuzda akşama kadar yuvada.Hepimiz ayrı tellerdeyiz bir gibi görünen sadece akşam birkaç saat yanyana oturan aile sanılan ailelelerdeniz.Zira akşamları evimizin vazgeçilmez bireyi tv ile birbirimizden daha çok vakit geçiriyoruz.Herkes kendini onun karşısına atıp uzanıp uyuşmayı dinlenmek hatta ailecek vakit geçirilen bir etkinlik sanıyo...Tahminen sadece bizim çekirdek aileye mahsus birşey diil bu bütün insanların aynı salgından muzdarip olduğunu düşünüyorum.Uf çok duygusallaştım birden...
Oğlum...Affet beni annecim senin bu masum çocukluğunla değilde o saçmalıkla zamanlarımızı tükettiğimiz için bizi affet olur mu...
Benim oğluşumun babası her haftasonu yani her pazar çalışmayan şanslı babalardan diil malesef.Bu sebepledir ki bundan bir yıl öncesine kadar ayda sadece iki pazar tatil hakkı vardı.Bu yıl biraz daha iyileşti her ay kesin olmasada ayda 3 pazara kadar çıkabiliyoruz çok şükür :) ne büyük bir lüks...
Bende eşim evde olmadığında yine evde kös kös oturan tiplerdendim.Şöyle fellik fellik gezen bi hatun olamadım hiç zira yanlızlığı pek bi severim.Çok sosyallik bana göre diil..Ama artık biraz sirkelendim ve baba yoksa ben varım artık.Hem çocuğuma karşı sorumluluktan hemde hayatın tadını artık pinekleyerek değilde gezerek havanın güneşin karın yağmurun tadını çıkararak yaşamak istiyorum.Delli Anne vb. bloglar beni buna teşvik ettiler sağolsunlar....Bu resimler de oğlumla yine yanlız olduğumuz bir haftasonu sitemizin yanında insanlar tarafından pek rabet görmeyen ağaçlık, bol yürüme alanına sahip güzel, göl manzaralı bir parkı güneşli bir kış gününde gezi maceramızdan.
Bu yakarıdaki meyveyi küçükken pek bi severdim hatta hala severim görünce hemen yapışırım.Buna da hemen yapıştım ama bu çok feciydi...ıııy acıydı.Neymiş her gördüğümüze yam yam gibi yanaşmamalıymışız :)
Sonra geçen aydı galiba oğluşumun Kuran partisi oldu.Elhamdülillah öğrendi,Allahım dileyen herkesin çocuğuna nasip etsin.Biz birinci sınıftaki okuma telaşını şimdiden yaşadık ve hala her akşam yaşıyoruz.İnşallah ilerleyen günlerde hatim ettiğinide sizinle paylaşacağım günleri görürüm.Düşününce biraz ilgiyle bir çocuğun öğrenemeyeceği şey yok diye düşünüyorum.Hele bizim Efe gibi çabuk gazlanan bir çocuksa :) biz oğluma babasıyla Gazman diyoruz zaten sen süpersin sen yaparsın diye bi gaz, yaptıramayacağımız şey yok :) Bide aslan burcu varın gerisini siz düşünün.
Bu arada eşim ve ben fanatik Kat Kat Tat severiz...Bu sevgi bizde baya bi abartılı noktalara geldiki haftada bir koca kutuyu bir var mış bir yok muş şeklinde hüpletiyoruz :) Ve bu bize yol su elektrik olarak geri döndüüü kilo aldım veremiyoruuuuum :( Artık göbekli biriyim ders çalışırken göbeğimi sehpa niyetine kullanıyorum :) okadar yani :) Eşim bir keresinde eve 3 kutu birden alıp geldi.(Daha sonra çok geldide ilk geldiğinde yani :) ) Valla daha fazla alacaktımda markettekiler beni bakkal falan sanacaklar diye korktum demişti :)
Geçenlerde Ülker Shopa gittik koca kutuyu 4,95 tl ye aldık haberiniz olsun müslüman cemaati :) rejimde olduğumuzdan biz sadece 4 kutu almakla yetindik ama tavsiye ederim misafir falan gelince çayla çok güzel bi ikram oluyo haberiniz ola...
1 Ocak 2013 Salı
HOŞ GELDİN 2013
Evet hoşgeldin ömrüme.Rabbim verecekse, gösterecekse senin günlerinden bana çooook güzellikler görmeyi dilerim....Etrafımdaki güzellikleri farkettirecek göz ve yürek dilerim.Sağlık,huzur Rabbinin Razı olacağı bir kul olmayı dilerim.Tabiii boool helal kazanç ve şans :D buda olur inşallah.Yine cıvıttım :)
Oğlum,eşim ve tüüüm sevdiklerimle musmutlu oluruz inşallah.Şuan bu satırları okuyan kişi yukarıda yazan herşeyi senin için de diliyorum Allahımdan...
Dün gece kardeşlerim kuzenlerimle çok güzel bir akşam geçirdik.Midemiz kendinden geçene kadar tıkındık.Hergelen elinde bi mamayla gelince menü baya kalabalıktı çok şükür.Aaaa mide fesadı geçiricem derken hala tıkınmak nasıl bir psikolojiydi hala anlam veremedim :) Bide mide fesadı ne Allahaşkına bilen varsa söylesin.Fesat mide ne yaaaa :) Biz tıkınırken Efede kendi çapında onun için çok değerli,tabi bizim içinde ! tamam kabul virgülden sonrası tartışılabilir :) fotoğraflar çekmiş.
İşte o fotoğraflardan seçmeler.
Esasında gerçekten güzel bir bakışının olduğunu farkettim.Bu resimleri ben çeksem böyle çekerdim heralde.Canım oğlum seni çooook seviyoruuummm.Allahım senin güzel günlerini göreceğim yıllar nasip etsin inşallah.
Çikolata gibi tatlı bir yıl diliyorum herkeslere....
13 Kasım 2012 Salı
LÜTFEN KIZMAYIN
Blogumu takip edenlerin sadece bayanlar olduğunu sanırdım.Bu gün bir postuma yorum bırakmış bir beyi görünce çok şaşırdım.O bey,Allah Razı olsun tüm iyi niyetiyle oğlumla ilgili çok güzel cümleler kurmuş ve dualarda bulunmuştu sağolsun.Ama malesef sildim..Tabiki burası sanal bir ortam herkes okuyor ama yine de rahat edemiyorum....sadece bayanların izlediğini düşünmek istiyorum.Bunun içinde beylere ait yorumları üzülerek yayınlamak istemediğimi belirtirim...Bu blog dünyasına da zaten bayanlara ait bloglar sayesinde merak salmıştım.Sanki kız kıza yayın paylaşıyormuşuz gibi geliyordu :) öyle kalmasını umut ederek yazıma son verir,büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden öperim eeey blog alemi:)
sonunda yine cıvıttım :D
sonunda yine cıvıttım :D
10 Kasım 2012 Cumartesi
EFE'DEN İNCİLER...
Bu sabah yatağındaki küçük beye babasının hadi kalk bizim odaya gidelim teklifine:
EFE:Hayır
BABA:İyi tamam uyu o zaman
EFE:(Sinirli sinirli) Uyu uyu nereye kadar !
BABA: ---(Şok)--Peki istersen televizyon açayım,çizgi filim izle.
EFE:(Memnuyietsiz) İyi,tamam
Aradan 5-10 dkka geçer...Elektirikler kesilir ama geri gelir,tabi efecik tvyi açamaz.Aslında uğraşsa yaparda elekriklerin geldiğinin farkında değil.
EFE:Babaaaaaa.....Babaaaa...Bikaç milyonkez tekrarlar ama babadan ses çıkmaz :) Sinirler yıpranmaya başlamıştır efede...:)
EFE:Anneeeeeee...Anneeee.....
ANNE:Ne vaaar
EFE:Elektrikler kesildi,tv kapandı.
Anne bu esnada yavrusundan eksik kalmayacak sabah mızmızlığı evresindedir ve 4 yaşındaki bebeye trip yapma duygularına kapılıvermiştir...
ANNE:(Kendi odasından bağırarak)Sen bana günaydın demedin yanıma gelmedin,beni çok üzdün...
EFE:Ya anne....bıla bıla bıla, özünde ne saçmalıyosuuuuunn babında çemkiriyor salondan :)
ANNE:Sen hep babana günaydın diyorsun ama bana hiç demiyorsun! Resmen çocuğa trip yapmaya başladım ama neyapayım ben o birtürlü anlaşılamayan duygusal saçmalamaya meyilli pireyi deve yapmayı pek mümkün görebilen sıradan bir kadınım :D
EFE:Anneeeeeeeeee sanada diyorum bazeeennnnn!
ANNE:Buraya gelip günaydın anne deyip özür dilemezen açmam televizyonu.
EFE:Hıh!Açmazsan açma...
Efecik inat eder ve annenin saçmaladığını düşündüğünden olsa gerek ,sabah sabah çıldırır ama inadını kesmez yinede kalkmaz yerinden.Annede küçük bir çocukla değilde yetişkin birisiyle tartııyormuşcasına abartır ve kapris yapmanın doruk noktalarındadır.Derken baba gelir.
ANNE:Sakın ona televizyon açayım deme,gelip benden özür dileyecek
BABA:Oğlum ne oldu niye anneni üzdün.
EFE:Biz tartıştık
BABA:Ne oldu
EFE:Televizyon kapandı
BABA:Hadi kalk annenin yanına git ve özür dile
EFE:Ağlayarak,neeevvvvdneeeen....
BABA:Nediyosun oğluuuum!
EFE:neeedddeedddnnnn
BABA:Efe ne diyosun anlamıyorumm!!!
EFE:Elini yumruk yapıp kafasına vurarak.Neden Neden Anlamıyoruuummmm!!! :D
Baba koşa koşa odaya gelip kikirdeyerek anneye anlatır anne güler ama inadından vazgeçmez
Baba tekrar oğlunun yanına gider
EFE:Ağlayarak,Ben büyüdüm,Artık 4 yaşındayım.Siz neden bana böyle şeyler yapmaya başladınız.Eskiden ne güzel hepimiz eylenirdik...:D
İşte böyle ben ettim siz etmeyin kapris vb. duygular sadece kocalar içindir evdeki küçük erkekleri buna alet etmeyiniz.Koskoca adamlar hala anlayamazken böyle sabi sübyanlar hiç anlayamaz:) Bu arada bu çekişmeyi tabiiiki ben kazandım :D
Son olarak unutulmasını istemediğim Efeyle ilgili güncel bir not daha:
Babaanne:Efe kardeşin olursa kız mı olsun erkek mi?
Efe:Kız olsun
Babaanne:İsmi ne olsun
Efe:Örümcek adam :D
Ben:Efe,hiç örümcek adam diye isim olur mu?
Efe:O zaman süpermen olsun :D
2 Kasım 2012 Cuma
HAC HİKAYEM-2
Uçak hem ilk kez binmem hem de o muhteşem topraklara beni ulaştıracak olması sebebiyle beni iki misli heyecanlandırmıştı.İlk durak sevgililer sevgilisinin yanıydı,o kutlu övülmüş şehir Medine...Uçak alçaldıkça heyecanım büsbütün artıyor çoşan duygularıma dur diyemiyordum...Şükür şükür şükür...o anın tek tarifi buydu.Uçaktan çıktığım andan itibaren pır pır kalbimle etrafı izliyor hiçbir ayrıntıyı atlamak istemiyordum.Bizim gittimiz yıl meşhur domuz gribinin olduğu yıldı çoğu insan maske takmaya çalışıyor,kimide umursamıyordu.İşte biz o umursamayan kısımdaydık :) biz hacca geç giden kafilelerdendik.Yahu eğer ciddi bir salgın olsa Mekkeye milyonlarca insan gitmişti.Allah muhafaza giden müslümanların yarısının telef olması gerekiyordu.Heleki Kabede herkesin neredeyse yapışık bir şekilde tavaf ettiğini düşünürsek,çok şükür bişey olmadı.Cenazeler oldu tabi hiç tanımadığımız insanların namazını da kıldık ama tahmin etmiyorum o vebadan olduğunu.Yahu onlarda ayrı güzel ayrı mübarek insanlar olmalılar ki hacdayken bütüün günahlar affolmuşken hemde cenaze namazının, milyonlarca insanın olduğu kabede kılınması ne kutlu bir insan olduğunun göstergesidir heralde...Bu arada eğer vakit namazı bittikten sonra imam yeniden bir namaz başlatıyorsa bilin ki cenaze namazı kılıyorsunuz.Valla bizim birkaç namaz ne kılıyoruz düşüncesiyle geçti.
Konuyu çok dağıttım Medinedeydik...Otele gittik Ravzaya çok yakındı Elhamdülillah.Medine daha planlı bir şekilde yapılaşmış olduğundan olsa gerek her kesimden hacının aşağı yukarı aynı uzaklıkta olduğunu duymuştum.Araplar çok pis heryer leş gibi bıdı bıdı bıdıları çok duymuştuk ama Medine bi ayrı bi farklı hiçte öyle gelmedi gözüme şahsen.Araplarsa,bir kültür onlarınkisi diyelim..Bide Arabistana dışardan çalışmak para kazanmak için çevre ülkelerden çeşit çeşit insan geliyormuş.Yani Arap sandığım çoğu insanın farklı milletten insanlar olduğunu duyunca çok şaşırmıştım.Birde ben Ankarada yaşıyorum Ankarayada yetmişiki milletten milyonlarca insan bir aylığına gelse bütün binalar ve yollar insandan taşsa kaçınılmaz son burasıda mahfolur diye düşünüyorum..
Medinede tadımlık üç gün kalacaktık .Efendimizin dizinin dibinde 3 gün kalabildik diyelim.Çıktık odamıza camdan dışarı bir baktımki o yeşil caanım kubbeyle karşı karşıya kaldım...Sustum kalakaldım göreceğimi beklemiyordum. Belkide yine aynı cümleydi beynimde beliren Allahım Sana Şükürler Olsundu...İçimden konuşuyor,çoşuyordum...Efendim ben gedim ! Hani o kötü günahkar...Ben geldim efendim, diyordum....Senin yanındayım şükürler olsun.O yeşil kubbeye baktıkça sanki Efendimiz,o mübarek kul, tüm insan üstülüğü ve masumiyetiyle benim gibi tüm aciz ümmetini dinliyordu...Anlatılamaz tarif edilmezzz...
Hac için kurabildiğim en hakiki cümle anlatılamaz ,yaşamak lazım.Allahım herkese nasip etsin..Camdan bakarken birden sokak hareketlenmeye başladı saniyeler ilerledikçe kalabalıkta çoğalıyor vızır vızır insan telaşla Ravzaya akın ediyordu.Namaz vaktiydi...O muhteşem ezan okundu.Ömrü hayatımda vakit namazına koşturan hiç bukadar insan görmemiştim.Anlam veremiyordum bazı şeylere neolur kimse kusura bakmasında biz müslümanmıymışız yani dedim.Sesler kesildi herkes namaza durdu.Sanki biri tıp dedi ve bütün şehir sustu.Bütün esnaf ya dükkanında ya kapısının önünde yada ravzaya akın etti ve namaza durdu..Korka korka günahkar benliğimle Ravzanın dış kapısından içeri girmekteydim çok utanıyordum gözlerimden yaşlar süzülerek benimle aynı durumda aynı ruh halinde ne millete ait olduklarını bile çözemediğim hemcinslerimin yanına Ravzanın bahçe duvarının dibine sıvışıverdim hemen...İzledim müslümanlığın güzelliğini,efendimizin yanında Rabbine yönelmiş din kardeşlerimi.Dinledim o eşsiz kuran diliyle hocanın sesini.Ve aniden dank! dedi beynimde birşeyler.Neden arapçayı öğrenmek zorundayız niye kendi dilimizde ibadet edemiyoruz falan filonları aklıma geldi.Yahu herkes kendi dilinde ibadet etse nasıl imama uyulacak nasıl topluca ibadet edilecek..orada herkes hocanın ne okuduğunu biliyor herkes aynı dilde ibadet ediyor ne mükemmeldi.İngizce evrensel dil deyip öğrenmek için çabalıyoruz da müslümanlığın evrensel dilini öğrenmeyi öteliyor yada yadırgıyoruz.Yazık ya yazık bize...
Derken kutlu an geldi efendimizin yanına varıp 2 rekat namaz kılıcaktık...Erkekler daha rahat görebiliyormuş sanırım ama bize ayrılan yer ve yanıp yanıp efendisine gelmiş yüzlerce-binlerce bayan sırayla ve ülke ülke girebiliyordu.Saatlerce bekledik Ravzanın içinde efendimizin tam yanında namaz kılabilmek için ...Saat 22.00 civarıydı.Dakikalar geçtikte geçti ve sıra türk hacılara geldi.Çok fazla duramayacağımız konusunda baştan uyarıldık.Keşke uyarmasalardı en azından kural delisi ben duymasaydım da biraz daha durabilen o rahat insanlar gibi davranıp oranın tadını dahada çıkarabilseydim.Kapı açıldı ve biz sel gibi aktık içeri...Yine günahlarım yine o utanma hissi...Bakamadım bakamadım efendim sana ....Göz ucuyla hafiften bir bakıp hemen namaza durdum...Herkes kendinden geçmişti sanırım benim gibi...Kalpler saf,kalpler masum,kalpler tertemiz...Namaz bitmek üzereyken yorgun çarşaflı polisler başladı hacı kalk,hacı kalk demeye, saatlerdir herkes Resulün yanına girebilsin diye binlerce insanla uğraşmış,karşılaşmışlardı besbelli.Baktım bazıları yeniden namaza duruyor ve polisler tabiki onlara dokunamıyor.İki üç saniye acaba bendemi gelgitini yaşarken,bir polis geldi ve yüzmü bakarak hacı kalk dedi ama gözlerimdeki yaşı görünce yumuşattı sesini onunda belliki o muhteşem ortamda bulunmaktan yüreği yanıyor ama oda bizle meşgul olmak zorunda ve hepimizdeki duygu tek...Resulün sevgisi...
Üçgün çabucak geçiverdi...An dünyadaki en muhteşem ve bir okadar mütevazi mescide gitme vaktiydi.Gönülleri dahada yakıp Resulümüzü birdaha mutlaka tekrar gelmek üzere bırakıp Mekkeye Mescidi Harama yolculuğu başlattık..
Saatlerce süren bir otobüs yolculuğundan sonra akşam geç saatlerde vardık Mekkeye.Yarabbi ne büyük heyecan.Grup hocamız sağolsun bizi manevi yönden hazırlayan konuşmalar yapıyordu otobüste.Kabe sınırlarına yaklaştıkça şiddetlendi Lebbeykler...
Lebbeyk Allahümme Lebbeyk ! Lebbeyke la şerike leke lebbeyk ! İnnel hamde venniğmete lekevel mülk la şerike lek !
Buyur Allahım buyur! Buyur,senin hiçbir ortağın yoktur.Buyur,şüphesiz her türlü övgü,nimet,mülk ve hükümranlık sana mahsustur.Senin ortağın yoktur...
Otobüs yokuş aşağı inmeye başladı herkes telbiye getiriyor Hocamızın sesindeki giderek artan çoşkudan ona yaklaştığımızı hissederek kafalar koltuklardan iyice uzatılıyor.Derken,otobüs yokuşta hızla inerken ani bir girintiye girip çıkıyor ve o otobüs sanki aniden şahlanıyor.Muhteşem nur yumağına kiltleniveriyor gözler... Kabenin pırıl pırıl dış çemberi ve içinden tüm evrene fışkıran nur. Allahım ne muhteşemdi.Durmuyor gözyaşları durmuyor tutulamaz ,imkansız,akıyor...Dillerden dökülen Lebbeklerle birlikte yaşlarda süzülüp gidiyor...Ve diyecek tek şey kalıyor...
Lebbeyk Allahümme Lebbeyk....
Allah izin verirse bir post daha yazıcam ve bitiricem.Bilmiyorum belkide burada biter.Anlatılcak okadar şey varki,herhalde bir kitap olur.Bu sanal alemde ancak böyle üstün körü paylaşıvericem işte..Rabbim herkese nasip etsin inşallah...
24 Ekim 2012 Çarşamba
HAC HİKAYEM-1
Not:Bu bireysel ve safane bir yazıdır içindekileri okuyup Hıh! İbadetin gizlisi makbuldur....vs. içinizden veya dışınızdan bıdı bıdılanacağınızı hissediyorsanız :) ne olur okumayın... :( ne siz ne de ben üzüleyim...Hepimiz müslümanız yüreklerdekini ancak Allah bilir...
Yıl 2009,eşimle televizyondaki hac kayıtlarının başladığı duyurusunu dinlerken,aslında hac bize farz değilmi diye konuşurken başladı hikayemiz...
Eşim bir gün geldi ve kimliğini ver Hacca kayıt yaptırıcam dedi.Ben de biraz garip biraz heyecanlı bir halde kimliğimi teslim ettim eşime.Çok ilginçti hiç aklımızda yoktu aslında birden gelişti herşey.
Hissetmiştim taaa derinlerde sanki olacaktı. Oğlum daha minicikti hayatımdaki kariyer vb. bireysel kararlarımı hep oğlum yüzümden erteliyordum.Eşim kimliği ver dediğinde aklımın 1.000.000 km ötesinden bile geçemedi oğlum.Gitmeye sayılı günler kala ancak hissettim ayrılık sancısını.Eşim ve amcamız beraber yazıldılar.Kuralar açıklandı ve şok bize çıkmıştı ama onlara çıkmamıştı.O sıralar hayat tuhaf bir heyecana bürünmüştü...İnsanlara söylediğimizde ani bir şok etkisiyle sessizlik ve hadi canım,gerçektenmiiiiiiii ifadeleriyle karşılaşıyorduk..Söyleyen kafile başkanımızdı galiba, bize sadece davet edilenlerin gidebildiğini söylemişti.Ben 25-eşim 27 yaşında davet edilmişti yoksa aklımızdan hiç geçmezken nasıl birden bire hacca yazılıp binlerce insan arasından seçilip yola koyulabilirdik ki.Ve o en güzel en mühim en anlamlı davete nasıl icabet etmezdik ki...Sonra amcamlara da yedeklerten çıktı, birde aynı kafilede olacağımızı duyunca sevincimiz katmerleniverdi.
Derken Efe ne olacak ,e çocuk büyüyünce gitseydiniz,acaba erken değil mi olgunken gitmek bence daha iyi hani gençken gidince geldiğinde hacılığı yaşamak zor olur hatta yaşanamaz (işte bu son cümleyi bana ifade eden kötü düşünceli bizi küçümseyen hıh! hacca gidiyolar sanki gelince tutabilecekler imalarınız varya hakkımı helal etmiycem haccım hakkında zerre kadar da şüpheye düşmeme vesile olduğunuz için.Rabbim inşallah size yaşlılıkta nasip etsinde ne kadar zor bir ibadet olduğunu idrak edin ve dönünce peygamber vari bir insan olunamadığını hala sıradan bir insan olup Rabbimin bütün imtihanlarının devam ettiğini ve o aşağılık nefsinizin bir türlü gebermediğini görün ) Yahu maddi yönden imkanı olan herkese Hac Farzdır! O yaşlılığa kadar yaşayabileceğinizin garantisi tapusu elinizdemiki.Paranız olduğu halde gitmeyip farzedin ki ölseniz öbür dünyada Allahım kusura bakma param vardı ama hacdan gelince hacılığa layık olamam namazımı aksatabirim, günah işlerim diye gelmedim huzuruna...(özür kabahatten büyük) Ne yani içki içen biri namaz kılmasın mı yada başı açık biri oruç tutmasın mı...Sapla samanı karıştırmamak lazım bence.Oyyy çok doluyum daha fazla uzatmayayım...
Neyse o kutlu gün geldi çattı sonunda.O akşam çıkıyoruz yola ve Efe okadar hasta ve bana düşkün ki.Çocuk kucağımdan asla inmiyo,sesi kısık ve kimseye gitmiyo.Hissetmiş gibi sanki...Evde ağladım ağladım ama F. ablam sağolsun sakinleştirirdi biraz.Amcamlar kayınvalidemlerle aynı katta oturuyorlar zaten bende bir bina ötedeyim onlardan.Yola çıkma vaktine bir iki saat kala oraya geçtik .Efe gittikce daha da ağlıyor ben dayanamıyorum.21 gün boyunca ayrı kalıcaz ve oğlum 13-14 aylık.Hava alanına gitmeden önce sofralar kuruldu.Bayanlar bizde erkekler amcamlarda.Beni zorla sofraya oturttular hava alanlarında çok bekleniyo sen de ye mutlaka diye.Salon hınca hınç akraba dolu.Ben minik minik ağzıma lokmalar atarken kendi aralarında çocuk çok küçük yaa küçük olmasa gibi eminim kötü niyetli olmadan sessiz sessiz fiskos ederlerken ben bir ağlamaya başaldım ki hıçkırarak kendimi tutamıyorum neredeyse kıriz geçirecem.Ben ağlıyorum millet ağlıyor.Ben salonun ortasında sanki bir gelin kına gecemde ağlaşıyoruz...Allahtan dayımın eşi cengaver gibi bir hiddetlendi.Ne oluyor niye ağlıyorsun sen oraya Allah Rızası için gidiyorsun....diye başlayan bir nutuk çekti.Allah Razı olsun beni çok teselli etti cümleleri.Artık millet okuyup üfleyip dua mı etti ne yaptı çıkmaya yakın hac heyecanıyla o ağlama kırizlerim gitti.Oğlumu son bir öptüm.Kayınvalidem hasta ve uykusuz oğlumla kalacağı için kucağına alıp bizi görmesin diye uzaklaştı.Yüreğimin parçasını Önce Allaha sonrada kalanlara emanet edip çıktık yola.Hava alanında artık boyut atlamış ,kutsal toprakların heyecanıyla olabildiğince az duygusallıkla ailelerimizle vedalaşıp hayatımın ilk uçağına kutsal, o mübarek topraklara gitmek üzere bindim.
Devam edecek....
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)