şeker ve limon

şeker ve limon

13 Kasım 2012 Salı

LÜTFEN KIZMAYIN

Blogumu takip edenlerin sadece bayanlar olduğunu sanırdım.Bu gün bir postuma yorum bırakmış bir beyi görünce çok şaşırdım.O bey,Allah Razı olsun tüm iyi niyetiyle oğlumla ilgili çok güzel cümleler kurmuş ve dualarda bulunmuştu sağolsun.Ama malesef sildim..Tabiki burası sanal bir ortam herkes okuyor ama yine de rahat edemiyorum....sadece bayanların izlediğini düşünmek istiyorum.Bunun içinde beylere ait yorumları üzülerek yayınlamak istemediğimi belirtirim...Bu blog dünyasına da zaten bayanlara ait bloglar sayesinde merak salmıştım.Sanki kız kıza yayın paylaşıyormuşuz gibi geliyordu :) öyle kalmasını umut ederek yazıma son verir,büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden öperim eeey blog alemi:)
sonunda yine cıvıttım :D

10 Kasım 2012 Cumartesi

EFE'DEN İNCİLER...


Bu sabah yatağındaki küçük beye babasının hadi kalk bizim odaya gidelim teklifine:

EFE:Hayır
BABA:İyi tamam uyu o zaman
EFE:(Sinirli sinirli) Uyu uyu nereye kadar !
BABA: ---(Şok)--Peki istersen televizyon açayım,çizgi filim izle.
EFE:(Memnuyietsiz) İyi,tamam

Aradan 5-10 dkka geçer...Elektirikler kesilir ama geri gelir,tabi efecik tvyi açamaz.Aslında uğraşsa yaparda elekriklerin geldiğinin farkında değil.

EFE:Babaaaaaa.....Babaaaa...Bikaç milyonkez tekrarlar ama babadan ses çıkmaz :) Sinirler yıpranmaya başlamıştır efede...:)

EFE:Anneeeeeee...Anneeee.....
ANNE:Ne vaaar
EFE:Elektrikler kesildi,tv kapandı.
Anne bu esnada yavrusundan eksik kalmayacak sabah mızmızlığı evresindedir ve 4 yaşındaki bebeye trip yapma duygularına kapılıvermiştir...
ANNE:(Kendi odasından bağırarak)Sen bana günaydın demedin yanıma gelmedin,beni çok üzdün...
EFE:Ya anne....bıla bıla bıla, özünde ne saçmalıyosuuuuunn babında çemkiriyor salondan :)
ANNE:Sen hep babana günaydın diyorsun ama bana hiç demiyorsun! Resmen çocuğa trip yapmaya başladım ama neyapayım ben o birtürlü anlaşılamayan duygusal saçmalamaya meyilli pireyi deve yapmayı pek mümkün görebilen sıradan bir kadınım :D
EFE:Anneeeeeeeeee sanada diyorum bazeeennnnn!
ANNE:Buraya gelip günaydın anne deyip özür dilemezen açmam televizyonu.
EFE:Hıh!Açmazsan açma...
Efecik inat eder ve annenin saçmaladığını düşündüğünden olsa gerek ,sabah sabah çıldırır ama inadını kesmez yinede kalkmaz yerinden.Annede küçük bir çocukla değilde yetişkin birisiyle tartııyormuşcasına abartır ve kapris yapmanın doruk noktalarındadır.Derken baba gelir.
ANNE:Sakın ona televizyon açayım deme,gelip benden özür dileyecek
BABA:Oğlum ne oldu niye anneni üzdün.
EFE:Biz tartıştık
BABA:Ne oldu
EFE:Televizyon kapandı
BABA:Hadi kalk annenin yanına git ve özür dile
EFE:Ağlayarak,neeevvvvdneeeen....
BABA:Nediyosun oğluuuum!
EFE:neeedddeedddnnnn
BABA:Efe ne diyosun anlamıyorumm!!!
EFE:Elini yumruk yapıp kafasına vurarak.Neden Neden Anlamıyoruuummmm!!! :D
Baba koşa koşa odaya gelip kikirdeyerek anneye anlatır anne güler ama inadından vazgeçmez
Baba tekrar oğlunun yanına gider
EFE:Ağlayarak,Ben büyüdüm,Artık 4 yaşındayım.Siz neden bana böyle şeyler yapmaya başladınız.Eskiden ne güzel hepimiz eylenirdik...:D



İşte böyle ben ettim siz etmeyin kapris vb. duygular sadece kocalar içindir evdeki küçük erkekleri buna alet etmeyiniz.Koskoca adamlar hala anlayamazken böyle sabi sübyanlar hiç anlayamaz:) Bu arada bu çekişmeyi tabiiiki ben kazandım :D



Son olarak unutulmasını istemediğim Efeyle ilgili güncel bir not daha:
Babaanne:Efe kardeşin olursa kız mı olsun erkek mi?
Efe:Kız olsun
Babaanne:İsmi ne olsun
Efe:Örümcek adam :D
Ben:Efe,hiç örümcek adam diye isim olur mu?
Efe:O zaman süpermen olsun :D

2 Kasım 2012 Cuma

HAC HİKAYEM-2

 
 
 
 
Uçak hem ilk kez binmem hem de o muhteşem topraklara beni ulaştıracak olması sebebiyle beni iki misli heyecanlandırmıştı.İlk durak sevgililer sevgilisinin yanıydı,o kutlu övülmüş şehir Medine...Uçak alçaldıkça heyecanım büsbütün artıyor çoşan duygularıma dur diyemiyordum...Şükür şükür şükür...o anın tek tarifi buydu.Uçaktan çıktığım andan itibaren pır pır kalbimle etrafı izliyor hiçbir ayrıntıyı atlamak istemiyordum.Bizim gittimiz yıl meşhur domuz gribinin olduğu yıldı çoğu insan maske takmaya çalışıyor,kimide umursamıyordu.İşte biz o umursamayan kısımdaydık :) biz hacca geç giden kafilelerdendik.Yahu eğer ciddi bir salgın olsa Mekkeye milyonlarca insan gitmişti.Allah muhafaza giden müslümanların yarısının telef olması gerekiyordu.Heleki Kabede herkesin neredeyse yapışık bir şekilde tavaf ettiğini düşünürsek,çok şükür bişey olmadı.Cenazeler oldu tabi hiç tanımadığımız insanların namazını da kıldık ama tahmin etmiyorum o vebadan olduğunu.Yahu onlarda ayrı güzel ayrı mübarek insanlar olmalılar ki hacdayken bütüün günahlar affolmuşken hemde cenaze namazının, milyonlarca insanın olduğu kabede kılınması ne kutlu bir insan olduğunun göstergesidir heralde...Bu arada eğer vakit namazı bittikten sonra imam yeniden bir namaz başlatıyorsa bilin ki cenaze namazı kılıyorsunuz.Valla bizim birkaç namaz ne kılıyoruz düşüncesiyle geçti.
 
 
Konuyu çok dağıttım Medinedeydik...Otele gittik Ravzaya çok yakındı Elhamdülillah.Medine daha planlı bir şekilde yapılaşmış olduğundan olsa gerek her kesimden hacının aşağı yukarı aynı uzaklıkta olduğunu duymuştum.Araplar çok pis heryer leş gibi bıdı bıdı bıdıları çok duymuştuk ama Medine bi ayrı bi farklı hiçte öyle gelmedi gözüme şahsen.Araplarsa,bir kültür onlarınkisi diyelim..Bide Arabistana dışardan çalışmak para kazanmak için çevre ülkelerden çeşit çeşit insan geliyormuş.Yani Arap sandığım çoğu insanın farklı milletten insanlar olduğunu duyunca çok şaşırmıştım.Birde ben Ankarada yaşıyorum Ankarayada yetmişiki milletten milyonlarca insan bir aylığına gelse bütün binalar ve yollar insandan taşsa kaçınılmaz son burasıda mahfolur diye düşünüyorum..
 
 Medinede tadımlık üç gün kalacaktık .Efendimizin dizinin dibinde 3 gün kalabildik diyelim.Çıktık odamıza camdan dışarı bir baktımki o yeşil caanım kubbeyle karşı karşıya kaldım...Sustum kalakaldım göreceğimi beklemiyordum. Belkide yine aynı cümleydi beynimde beliren Allahım Sana Şükürler Olsundu...İçimden konuşuyor,çoşuyordum...Efendim ben gedim ! Hani o kötü günahkar...Ben geldim efendim, diyordum....Senin yanındayım şükürler olsun.O yeşil kubbeye baktıkça sanki Efendimiz,o mübarek kul, tüm insan üstülüğü ve masumiyetiyle benim gibi tüm aciz ümmetini dinliyordu...Anlatılamaz tarif edilmezzz...
 
Hac için kurabildiğim en hakiki cümle anlatılamaz ,yaşamak lazım.Allahım herkese nasip etsin..Camdan bakarken birden sokak hareketlenmeye başladı saniyeler ilerledikçe kalabalıkta çoğalıyor vızır vızır insan telaşla Ravzaya akın ediyordu.Namaz vaktiydi...O muhteşem ezan okundu.Ömrü hayatımda vakit namazına koşturan hiç bukadar insan görmemiştim.Anlam veremiyordum bazı şeylere neolur kimse kusura bakmasında biz müslümanmıymışız yani dedim.Sesler kesildi herkes namaza durdu.Sanki biri tıp dedi ve bütün şehir sustu.Bütün esnaf ya dükkanında ya kapısının önünde yada ravzaya akın etti ve namaza durdu..Korka korka günahkar benliğimle Ravzanın  dış kapısından içeri girmekteydim çok utanıyordum gözlerimden yaşlar süzülerek benimle aynı durumda aynı ruh halinde ne millete ait olduklarını bile çözemediğim hemcinslerimin yanına Ravzanın bahçe duvarının dibine sıvışıverdim hemen...İzledim müslümanlığın güzelliğini,efendimizin yanında Rabbine yönelmiş din kardeşlerimi.Dinledim o eşsiz kuran diliyle hocanın sesini.Ve aniden dank! dedi beynimde birşeyler.Neden arapçayı öğrenmek zorundayız niye kendi dilimizde ibadet edemiyoruz falan filonları aklıma geldi.Yahu herkes kendi dilinde ibadet etse nasıl imama uyulacak nasıl topluca ibadet edilecek..orada herkes hocanın ne okuduğunu biliyor herkes aynı dilde ibadet ediyor ne mükemmeldi.İngizce evrensel dil deyip öğrenmek için çabalıyoruz da müslümanlığın evrensel dilini öğrenmeyi öteliyor yada yadırgıyoruz.Yazık ya yazık bize...
 
 
Derken kutlu an geldi efendimizin yanına varıp 2 rekat namaz kılıcaktık...Erkekler daha rahat görebiliyormuş sanırım ama bize ayrılan yer ve yanıp yanıp efendisine gelmiş yüzlerce-binlerce bayan sırayla ve ülke ülke girebiliyordu.Saatlerce bekledik Ravzanın içinde efendimizin tam yanında namaz kılabilmek için ...Saat 22.00 civarıydı.Dakikalar geçtikte geçti ve sıra türk hacılara geldi.Çok fazla duramayacağımız konusunda baştan uyarıldık.Keşke uyarmasalardı en azından kural delisi ben duymasaydım da biraz daha durabilen o rahat insanlar gibi davranıp oranın tadını dahada çıkarabilseydim.Kapı açıldı ve biz sel gibi aktık içeri...Yine günahlarım yine o utanma hissi...Bakamadım bakamadım efendim sana ....Göz ucuyla hafiften bir bakıp hemen namaza durdum...Herkes kendinden geçmişti sanırım benim gibi...Kalpler saf,kalpler masum,kalpler tertemiz...Namaz bitmek üzereyken yorgun çarşaflı polisler başladı hacı kalk,hacı kalk demeye, saatlerdir herkes Resulün yanına girebilsin diye binlerce insanla uğraşmış,karşılaşmışlardı besbelli.Baktım bazıları yeniden namaza duruyor ve polisler tabiki onlara dokunamıyor.İki üç saniye acaba bendemi gelgitini yaşarken,bir polis geldi ve yüzmü bakarak hacı kalk dedi ama gözlerimdeki yaşı görünce yumuşattı sesini onunda belliki o muhteşem ortamda bulunmaktan yüreği yanıyor ama oda bizle meşgul olmak zorunda ve hepimizdeki duygu tek...Resulün sevgisi...
 
 
 
 
Üçgün çabucak geçiverdi...An dünyadaki en muhteşem ve bir okadar mütevazi mescide gitme vaktiydi.Gönülleri dahada yakıp Resulümüzü birdaha mutlaka tekrar gelmek üzere bırakıp Mekkeye Mescidi Harama yolculuğu başlattık..
 
Saatlerce süren bir otobüs yolculuğundan sonra akşam geç saatlerde vardık Mekkeye.Yarabbi ne büyük heyecan.Grup hocamız sağolsun bizi manevi yönden hazırlayan konuşmalar yapıyordu otobüste.Kabe sınırlarına yaklaştıkça şiddetlendi Lebbeykler...
 
Lebbeyk Allahümme Lebbeyk ! Lebbeyke la şerike leke lebbeyk ! İnnel hamde venniğmete lekevel mülk la şerike lek !
 
Buyur Allahım buyur! Buyur,senin hiçbir ortağın yoktur.Buyur,şüphesiz her türlü övgü,nimet,mülk ve hükümranlık sana mahsustur.Senin ortağın yoktur...
 
Otobüs yokuş aşağı inmeye başladı herkes telbiye getiriyor Hocamızın sesindeki giderek artan çoşkudan ona yaklaştığımızı hissederek kafalar koltuklardan iyice uzatılıyor.Derken,otobüs yokuşta hızla inerken ani bir girintiye girip çıkıyor ve o otobüs sanki aniden şahlanıyor.Muhteşem nur yumağına kiltleniveriyor gözler... Kabenin pırıl pırıl dış çemberi ve içinden tüm evrene fışkıran nur. Allahım ne muhteşemdi.Durmuyor gözyaşları durmuyor tutulamaz ,imkansız,akıyor...Dillerden dökülen Lebbeklerle birlikte yaşlarda süzülüp gidiyor...Ve diyecek tek şey kalıyor...
Lebbeyk Allahümme Lebbeyk....
 
Allah izin verirse bir post daha yazıcam ve bitiricem.Bilmiyorum belkide burada biter.Anlatılcak okadar şey varki,herhalde bir kitap olur.Bu sanal alemde ancak böyle üstün körü paylaşıvericem işte..Rabbim herkese nasip etsin inşallah...